11 Temmuz 1978 öğleden sonra, İspanya’nın Barcelona – Valencia karayolunda bir kampın yakınında meydana gelen kazada 216 kişi öldü. Karayolu ile tehlikeli madde taşımanın riskleri hakkında önemli dersler çıkarılması gereken kazalardan biridir.
Bu sayımızdan itibaren karayolu ve denizyolu ile taşımacılıktan kaynaklanan bazı kazalardan bahsedeceğiz.
Bir ülke için karayolu ve demiryolu taşımacılığı büyük öneme sahiptir. Her gün yüzlerce kamyon ve tren, içinde tehlikeli maddelerin de bulunduğu tonlarca çeşitli madde taşımaktadır. Bu hareket esnasındaki çeşitli kazalar; insanlar, kentler, tarihi ve kültür varlıkları, toprak, su ve çevre için önemli bir risk arz etmektedir.
Dünyada, yılda 450 milyon ton tehlikeli madde karayolu ile taşınmaktadır. Bu rakam ülkemiz için yılda 750.000 tondur. Bu maddeler için karayollarımızda yaklaşık 15.000 araç kullanılmaktadır.
Avrupa’da yapılan bir araştırmaya göre kazaların büyük kısmı (%68) karayollarında meydana gelmektedir. Karayollarında meydana gelen kazaların nedenleri arasında ise ilk sırayı kaçaklar (releases) % 78 ile almakta, daha sonra ise yangınlar (%28), patlama (%14) ve gaz bulutu (%6) gelmektedir[1]. Geçmişte meydana gelen önemli karayolu taşımacılığı kazaları Tablo 1’de verilmiştir[2, 3].
Tablo 1: Tarihteki büyük karayolu taşımacılığı kazalarından bazıları
Yıl |
Yer / ülke |
Taşınan tehlikeli kimyasal |
Olay |
Ölü / yaralı sayısı |
1975 |
Texas City / ABD |
LPG |
Patlama |
16 / 35 |
1978 |
Los Afaques / İspanya |
Karayolu / Propilen |
Yangın ve patlama |
216 / 400 |
1978 |
Xilotepec / Meksika |
Bütan |
Patlama |
100 / 200 |
1981 |
Montanas / Meksika |
Klor |
Gaz kaçağı |
28 / 1000 |
1987 |
Preston / İngiltere |
Mazot |
Patlama |
12 / 16 |
1988 |
Karo / Nijerya |
Petrol |
Patlama ve yangın |
15 / 35 |
1990 |
Banghok / Tayland |
LPG |
Patlama ve yangın |
63 / 90 |
1994 |
Onitscha / Nijerya |
Fuel oil |
Patlama ve yangın |
60 / ? |
1995 |
Madras / Hindistan |
Benzen |
Patlama ve yangın |
115 / 10 |
1998 |
Kırgızistan |
Sodyum siyanür |
Dökülme |
? / >1000 |
1999 |
Tauertunnel / Avusturya |
Vernik |
Zehirli madde yayınımı |
12 / 50 |
Karayolu taşımacılığında, taşıma kazaları tarihinde önemli bir yeri olan Los Afaques kazasını inceleyelim.
11 Temmuz 1978 günü, Barcelona – Valencia karayolundaki San Carlos de La Rapita’daki bir kampın (Los Afaques) kenarından geçen yolda, propilen taşıyan bir tankerde patlama oldu ve yangın çıktı. Bu, sonucu itibariyle basit bir kaza değildi. Yüzlerce kişi öldü ve yaralandı. Kazanın etkisi günlerce sürdü. Olaydan sonra bir soruşturma komitesi oluşturuldu ve patlamanın nedenleri araştırıldı. Bu komisyonun dışında bağımsız araştırmacılar da kazayı incelediler.
Aracın kapasitesi maksimum 19 te idi. Tanker kaplanarak bu kapasite 22 te’ye çıkarılmıştı. Ama o gün tanka 23,5 ton propilen yüklenmişti. Tanker aşırı yüklü bir şekilde 12.35 civarında rafineriden ayrıldı.
Kamp alanı
Kamp alanı, San Carlos de La Rapita Kasabası’nın 3 km kuzeyinde, deniz ile sahil yolu arasında kalan, üçgen şeklindeki bir alandır. Yerel adı Los Afaques’tir. Sitenin alanı 10.000 m2 olup 200 m uzunluğundadır. Yol ile kamp, beton temel üzerine yapılmış, briket bir duvar ile birbirinden ayrılmıştır. Kaza tam burada meydana gelmiş, ama kampı etkilemiştir.
Kazanın olduğu gün için kampa yaklaşık 800 kişi rezervasyon yaptırmıştı. Fakat şans eseri bu insanların hepsi olay anında kampta ve kazadan etkilenen bölgede değillerdi. Kaza sonrası yapılan tahminlerde o gün kampta yaklaşık 500 kişinin bulunduğu ve bunlardan 300 – 400’ünün kazadan etkilenen bölgede bulundukları tahmin edilmiştir.
Tanker
Kazaya neden olan tanker 1973 model idi. Tanker üretilirken basınç testi yapılmamıştı ve tankerin üzerinde basınç tahliye vanası (pressure relief valve) yoktu. 45 m3’lük nominal ve 44.3 m3 gerçek kapasitesi vardı.
Tankerin daha önce amonyak taşıma amacıyla kullanıldığı ve amonyağın tankın çatlamasına neden olduğu ileri sürülmüş, fakat bu sav reddedilmiştir.
Olay günü tanker, ENPETROL Tarragona rafinerisinde saat 12.05 civarında propilen yüklemişti. Rafinerinin standart uygulamasına göre yükleme esnasında herhangi bir ölçüm yapılmıyordu. Tankerde ve dolum istasyonunda aşırı yüklemeyi önleyecek herhangi bir sistem de yoktu. Şoför, ancak tankeri kantara götürdüğünde ne kadar yükleme yapıldığını öğrenebiliyordu. Tek ölçüm sistemi, kantarda tankerin boş ve dolu olarak tartılmasıydı. Eğer şoför yükün bir kısmını boşaltmak isterse, alev makinesine benzer bir cihaz ile gazın bir kısmını yakması gerekiyordu. Aracın kapasitesi maksimum 19 te idi. Tanker kaplanarak bu kapasite 22 te’ye çıkarılmıştı. Ama o gün tanka 23,5 ton propilen yüklenmişti. Tanker aşırı yüklü bir şekilde 12.35 civarında rafineriden ayrıldı.
Şoför normal koşullarda paralı olan otoyoldan gitmesi gerekirken, bu yola girmemiş ve kazanın olduğu Los Afaques kampından geçen N340 numaralı karayolunu tercih etmişti.
İnsanların birçoğu yarı çıplaktı. Patlamadan sonra yanmaya başladıklarında bir kısmı ya denize koştu, ya da üzerlerine su sıkarak alevleri söndürmeye çalıştılar.
Patlamadan sonra 125 m çapındaki bir alan yangının etkisinde kaldı.
Patlama ve yangın
Kamp alanında kaza öncesi ve esnasında cereyan eden olaylar tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı görgü tanıklarının ifadelerine dayanılarak olay aydınlatılmaya çalışılmıştır. V.C. Marshall aşağıdaki ifadeleri aktarmaktadır; ‘Genç bir adam sitenin dükkânında bir müşteriye hizmet ediyordu. Aniden bir çarpma sesi duyuldu. Ne olduğunu araştırmak üzere arabasına doğru gidiyordu ki 2 dakika sonra şiddetli bir patlama daha oldu. Oldukları yerden kampın üzerinde bir alev topu gördüler.’ Kamp restoranındaki bir turist ise; ‘ana yoldaki bir tankerden patlama sesi geldiğini ve o yöne baktığında beyaz bir bulutun yükseldiğini ve kampa doğru yayılmakta olduğunu’ söyledi. Turist arabasına doğru koşarken, bulutun birkaç dakika sonra parladığını söyledi. Otoyolda kamyonun hemen arkasından yol almakta olan bir motosiklet sürücüsü, ‘tanktan aniden dumanların ve alevlerin çıkmakta olduğunu’ söyledi. Kampta sitenin girişi yakınlarında köpeğini gezdirmekte olan başka bir turist ise ‘yolda tankerin önce yalpalamaya başladığını ve sonra devrildiğini, hemen sonra da patlamanın olduğunu ve yangının başladığını’ söyledi.
Görüldüğü gibi tankerin son andaki hareketleri ile ilgili birbiriyle çelişen ifadeler ve raporlar bulunmaktadır. Bu raporlardan birinde ‘tankta kaçak olduğu halde şoförün kamp yakınında durduğu’ belirtilmektedir. Başka birinde, ‘tankerin yoldan çıkarak site duvarına çarptığı ve hasar gördüğü’ ifade edilmektedir. Bir başkasında ise yine ‘yoldan karşıya geçerek site duvarına çarptığı’ belirtilmektedir.
Bu raporlardan birinde 2 fotoğraf verilmektedir. Bu fotoğraflardan birinde henüz tutuşmamış bir gaz bulutu, diğerinde ise yanan bulut görünmektedir. İkinci fotoğraf Şekil 1’de gösterilmektedir. Fotoğrafları çeken kişi ‘ilk fotoğrafı çektikten sonra kampın girişine doğru koşarak ikinci bir fotoğraf çektiğini’ belirtmiştir. İki fotoğrafın çekilmesi arasında 1 – 2 dakikalık bir süre geçmiş, bundan birkaç dakika sonra da tank infilak etmiştir.
Kaza esnasında kampta bulunan insanların ana ‘ateş topu’na kadar merakla yoldan gelen duman tabakasını seyrettiği belirtilmektedir. Bu insanların birçoğu yarı çıplaktı. Patlamadan sonra yanmaya başladıklarında bir kısmı ya denize koştu, ya da üzerlerine su sıkarak alevleri söndürmeye çalıştılar.
Patlamadan sonra 125 m çapındaki bir alan yangının etkisinde kaldı. Kampta kalanların %90’dan fazlası yangından etkilendi.
Patlamanın kampa etkisi değişkendi. Tankerden 75 m uzaklıktaki diskotek en büyük hasarı görmüştü. Büyük olasılıkla içinde gaz birikti ve biriken gazın patlamasıyla tamamen tahrip oldu. Diskotekte 4 kişi öldü. Fakat ters tarafta, 20 m ötede park etmiş bir motosiklete hiçbir şey olmamıştı, ayakları üstünde sapasağlam duruyordu. Kampta yine birçok eşya patlamadan etkilenmemişti. Kampın kazadan sonraki hali Şekil 2’de görülmektedir.

Şekil 1. Patlama ve yangından sonra kamp alanının görünüşü (Kamp yolun sağ tarafındadır).
Tanker patlamanın etkisiyle paramparça olmuş ve 4 parçaya bölünmüştü. Tankerin arka kısmından kopan (yaklaşık 2 / 3’ü) büyükçe bir kısım, güney-batıda 150 m ileriye düşmüş, sonra yerde sürüklenerek 300 m ilerideki restoranın duvarına çarpmıştı. Tankerin orta kısmı kampın güney-doğusuna doğru 100 m ileriye düşmüştü. Şoför kabini yol boyunca 60 m güneye, tankın ön kısmı ise şoför kabininden 100 m ileriye fırlamıştı. Tanker parçalarının düştüğü yerler Şekil 2’de şematik olarak gösterilmektedir. Şekil 2’nin alt kısmındaki yarıküresel beyaz nesne ise, tankın ön kısmıdır.

Şekil 2. Patlama ile tanker parçalarının düştüğü yerler
Soruşturma komisyonu yaptığı inceleme sonunda ‘tankerin hidrolik olarak aşırı yüklenmesinden yırtıldığı’ sonucuna ulaştı. Diğer araştırmacılardan bazıları ise farklı açıklamalarda bulundular.
Kaza anı ve sonrası
Yangından kampta kalanların önemli bir kısmı yaralanmıştı. Patlamadan yaklaşık yarım saat sonra olay yerinde 200 – 300 kişi çeşitli derecede yanıklar içinde yardım beklemekteydi. Ambulanslar gecikince, özel araçlar ve taksiler yaralıları 13 km ötedeki Amposta’da hastaneye taşımaya başladılar. İlk ambulans 14.45’de geldi. Gelen ambulans, San Carlos’ta sondaj çalışması yapmakta olan Shell firmasına aitti. Belediyenin ambulansları saat 15.05’te ve itfaiye ambulansları da saat 15.30’dan itibaren gelmeye başladılar.
Yol, yanmakta olan kabin nedeniyle bir süre trafiğe kapandı. Bu nedenle yaralılar kampın yan tarafından geçirilerek, duruma göre ya kuzeye Barcelona’ya, ya da güneye Valencia’ya gönderilmekteydi. Kuzeye Barcelona’ya doğru gidenler yolda (points en route’da) ilk tıbbi yardımı aldılar. Ancak, güneye Valencia’ya giden yararlılar ise hiç ilk yardım alamadan 165 km gitmek zorundaydılar. İlk hafta içinde Valencia’ya giden yaralılardan ölenlerin sayısı, Barcelona’da ölenlerin iki katıydı. Fakat iki ayın sonunda her iki taraftaki yaralıların sayısı hemen hemen eşitlendi. Çünkü kamptakilerin önemli bir kısmı çok ağır yanıklar içindeydi.
Kamptaki kazazedelerin 100’ü hemen olay yerinde ölmüştü. Daha sonra ölenlerle toplam kayıp sayısı 215’e ulaştı. 67 kişi ise sakat kaldı.
Tedavi edilenlerin çoğu çok ciddi yanıklardı. 148 kişiden 122’si vücudunun %50’sinden fazlasında 3. derece yanıklar olan kazazedelerdi. Hafif yanığı olan kişi sayısı çok azdı, bunlar da hastanelerin yoğunluğundan dolayı tedavi için başka yerlere yönlendirildiler.
Kaza neden oldu?
Soruşturma komisyonu yaptığı inceleme sonunda ‘tankerin hidrolik olarak aşırı yüklenmesinden yırtıldığı’ sonucuna ulaştı. Diğer araştırmacılardan bazıları ise farklı açıklamalarda bulundular. Bunlar incelendiğinde olayın nedeni olarak üç farklı varsayım (hipotez) daha öne çıkmaktadır:
- Tankın hidrolik basınç nedeniyle yırtılması
- Tankta küçük bir kaçağın başlaması
- Trafik kazası.
Bu varsayımlardan ikincisi Hymes tarafından açıklanmıştır. Hymes’e göre tankerde gaz kaçağı başlaması üzerine bir buhar bulutu oluşmaya başlamış ve oluşan buhar bulutu tutuşunca alevler tankere kadar ulaşmıştır. Tanker bakımsız ve kötü durumda olduğundan BLEVE için gereken süre normal koşullardaki süreden çok kısalmıştır. Bu nedenle tanker patlamıştır. Hymes’in bu senaryosunda tankerin nasıl olup da kampta durduğu ile hiç ilgilenilmemiş, sadece kaçak üzerine gidilmiştir. Üçüncü varsayım ise Ens tarafından ileri sürülmüştür. Hymes’in üzerinde durmadığı ‘tank kampta neden durdu ve tanker neden arızalandı’ sorularına yanıt vermek amacıyla geliştirilmiştir. Hatırlanacağı üzere bir görgü tanığı tankerden alev ve dumanlar çıktığını, başka biri de tankerin yolda yalpalayarak gittiğini ifade etmişlerdi. Tanker çok aşırı yüklendiği için, yolda zaten büyük bir basınç altındaydı. Herhangi bir etki ile patlayacak noktaya gelmişti. Kamp alanına geldiğinde ya sürücü hatası ile ya da lastiğinin patlaması nedeniyle sürücü kontrolü kaybetmiş ve kamp duvarına çarpmıştı. Bu çarpmanın etkisi ile tank yırtılmış ve kaçak başlamış olabilirdi. Böylece buhar bulutu ve sıvı havuzu oluşmaya başladı. Önce buhar bulutu patlama sınırına ulaştı ve tutuştu. Daha sonra dökülen sıvının hızla buharlaşması ile de alev topu oluştu. Kamp civarında bazı küçük patlamalar olmuş olabilir ama asıl patlamalar binalardaydı.
İlk varsayım ise tankın aşırı hidrolik yük altında olması üzerinde duruyordu. Bu varsayımın doğrulanabilmesi ya da yanlışlanabilmesi için tankerin hacmini ve rafineriyi terk ettiği sıradaki sıcaklığını doğru bilmek gerekiyordu. Carrasco, tankın içindeki maddenin zamanla ısındığı ve yaklaşık 2,5 saat içinde hidrolik olarak tam dolu hale geldiğini ileri sürmüştür. Carrasco, tankın ısınma hızını 5,6 ºC/h olarak hesaplamıştır. Bu görüşü eleştiren araştırmacılar mevcuttur (Marshall ve Ens). Bu tip bir tankın aşırı hidrolik basınç nedeniyle yırtılması düşünüldüğünde tankın yapıldığı metale bağlı olmak üzere 3 – 6 ºC kadar bir genişlemenin olanaklı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak, her iki yazar da tankın hidrolik olarak dolu olduğunu kabul etmişlerdir. Ens, tankerin nominal kapasitesi ve gerçek yükü arasındaki fark, tartım hatası ve sıvının terminal boru hattında ısınması gibi olası değişkenlikler göz önüne alındığında hidrolik yırtılmanın olabileceğini kabul etmiştir. İki yönlü (biaxial) baskı altında kalan tanker malzemesinin esnek, sünek (ductile) değil, kırılgan (brittle) davranacağını ileri sürmüştür.
V.C. Marshall, tankın ısınması, aşırı hidrolik yük, fiziksel yırtılma, parçaların davranışı ve yangın hakkında geniş açıklamalarda bulunmuştur. Marshall, Carrasco’nun görüşlerini eleştirmesine rağmen tankın aşırı hidrolik basınç nedeniyle yırtılmasını en olası kaza nedeni olarak görmektedir. İlk duyulan çarpma gürültüsünün tankın yırtılmasından, ikinci patlamanın ise bina içine giren gazın patlaması olduğunu ileri sürmüştür. Yangınların ise buhar bulutu patlaması veya BLEVE’den dolayı değil, şiddetli bir parlama (flash) şeklinde cereyan etmesi daha olasıdır. Yaralıların durumu ve yaralılardan büyük bir kısmının ölmesi, yangının parlama şeklinde olması ile uyumlu göstergelerdir.
San Carlos de La Rapita patlamasından çıkarılan dersler
San Carlos de La Rapita patlaması ve yangınından çok önemli dersler çıkarılmıştır. Aşağıda faciadan çıkarılan bazı dersler toplu olarak verilmiştir[4].
1 |
Tehlikeli gazların dolumu |
Tehlikeli madde taşıyan tankerlerin doldurulması ve boşaltılması esnasında aşırı yüklemenin önlenmesi için ekipman, prosedürler, denetim ve eğitim eksikliğinin üzerinde durulmalıdır. |
2 |
Basınç tahliye vanası |
Basınçlı kaplarda ve tehlikeli madde taşıyan tankerlerde, basınç tahliye vanası (pressure relief valve) mutlaka olmalıdır. Bu vana, çalışma basıncından biraz daha yüksek bir basınca, ama doğru değere ayarlanmalıdır. Vanaların periyodik bakımları ve kontrolleri aksatılmadan yapılmalıdır. |
3 |
Tehlikeli madde taşıyan araçların rotaları
|
Tehlikeli madde taşıyan araçların takip edeceği rotalar gerekli risk değerlendirmesi sonucunda belirlenmeli ve bu rotaların dışına çıkılmamalıdır. Özellikle kaza riski yüksek yollar ve nüfus yoğunluğu yüksek bölgelere girişlere izin verilmemelidir. |
4 |
Yangında yaralananlar için ilk yardım |
Olası kazalarda yaralananlar için eğitilmiş ilk yardım personeli hazır bulundurulmalıdır. İlk yardım endüstriyel kazalarda çok önemlidir. |
5 |
Basınç testleri ve periyodik bakımlar |
Tankerin tehlikeli madde taşımacılığına uygunluğu belli değildir. Tankerin daha başka maddeleri taşımada kullanıldığı ileri sürülmüştür. Hiçbir koruyucu bakım yapılmamıştır. |
6 |
Acil durum planları |
İnsanların toplu yaşadığı otel, kamp vb. yerler için ‘acil durum planları’ olması gerekirken, Los Afaques kampı için böyle bir plan söz konusu değildir. |
7 |
Yanık Hastaneleri |
Yanık tedavisi özel bir uzmanlık alanıdır. Ancak, yanık hastanelerinde veya ‘yangın tedavi merkezleri’nde yapılabilir. Yaralananlardan çoğunun daha sonra ölmesi bu konudaki yetersizliğin bir göstergesidir. Endüstriyel bölgelerdeki hastanelere yanık tedavi merkezleri ve / veya yanık hastaneleri açılmalıdır. |
Kaynaklar:
- Oggero ve diğ. (2006), “A survey of accidents occurring during the transport
of hazardous substances by road and rail”, Journal of Hazardous Materials A133, sayfa1–7.
- Faisal I. Khan ve S.A. Abbasi, (1996), “ Major accidents in process industries and an analysis of causes and consequences”, Journal of Loss Prevention in the Process Industries 12, sayfa 361–378.
- http://www.unep.fr/scp/sp/disaster/transport.htm
- Frank P.Lees (1996), “ Loss Prevention in the Process Industries”, 3, Second Ed. Butterworth – Heinemann, Appendix 16.
Not: Bu yazı Önlem Dergisi’nin Mayıs – Haziran 2009 tarihli 9. sayısında yayımlanmıştır.